Yaşadıklarım sadece kırgınlıklarım mıydı? Değildi elbet…
7 yaşında Oktay Derelioğlu olmaya karar verdiğimde bana aldığı Beşiktaş forması ve 30 numara Sportaç Tigana kramponlar için, 8 yaşımda Andreas Köpke olmaya karar verdiğimde kaleci forması aldığı için, her gün yenisine karar verdiğim anket defterlerimi hiç sıkılmadan doldurduğu için, ablamın sınavından önce onun moralini bozduğum için bana attığın o tokadın bedelini sabahı yastığım altına koyduğu para ile örttüğü ve içimden keşke her gün tokat atsa dediğim için, futbol konusundaki bütün yeteneğimi senden aldığım için, bize her zaman güvendiğin için, Bosko, ağabeyim, sen ve ben stadyumda mutlu olalım diye gece yarısına kadar bizimle penaltı turnuvası oynadığın için, on iki yaşıma kadar günaşırı bana “Kızıltepe” olduğun için, benim gereksiz muhabbetlerime yirmi yıldır katlandığın için, küçükken her gün bizi arabayla gezdirdiğin için, bir bayram lunaparka götürüp kusturana kadar balerine bindirdiğin için (sonra hiç lunaparka gitmek istemedim) hakikaten büyük adam olduğun için, babam olduğun için sana çok teşekkür ederim…Bir de şöyle bir şey var.
Sanırım şimdi bunların bedelini, sizden uzakta çekiyorum… Sesinize değil de yüzünüze hasret kaldım, hep dediğim gibi Rasko; iki ucu boklu değnektir gurbet, gitsen gidilmez kalsan kalınmaz…
Bana her dersler nasıl diye sorduğunda iyi dediğim için, ne okula, ne idmanlara doğru dürüst gitmediğim için, sana verdiğim sözleri tutamadığım için özür dilerim…
İyi ki varsın Rasko :)
Burak Baş
Şubat 2009 / Sofia
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder